
Ankara için can alıcı bir noktada bulunan yapı, üç büyük
üniversiye ve şehir merkezine oldukça yakın mesafede konumlandırılmış.
Proje halk ile kolay bütünleşebilecek şekilde
tasarlanmıştır. Üç büyük üniversiteye de yakın bir konumda olması; gençlerin
parti binasına gelip, partide aktif rol alabilmeleri açısından oldukça büyük
önem taşımakta. Dolayısıyla, yapı ana iki kısımdan oluşuyor denebilir. Yapının
ilk üç katını oluşturan ilk kısım, içinde büyük atriumu ve idari kısımı, ikinci
tek katlı kısımda ise CHP Müzesi ve 600 kişilik konferans salonu bulunuyor.
İkinci kısımın ana bina (ilk kısım) ile bağlantısı olmasına rağmen, bağımsız
bir girişe de sahip. Buradaki ana fikir; halkın rahatlıkla müzeyi
kullanabilmesi ve konferans salonunda yapılabilecek etkinliklere (sinema
günleri, tiyatro, konferans vs.) katılabilmesidir.
Konferans salonu 600 kişilik kapasitesi nedeniyle, büyük
çapta organizasyonlara ev sahipliği yapabilir düzeyde. Örneğin geçtiğimiz yıl,
özellikle üniversiteli gençlerin katıldığı sinema günleri düzenlenmiş. Müze ise
yakın bir zamana kadar atıl durumdayken, bugün içerisinde kronolojik olarak
CHP'nin yapısını anlayabileceğimiz bir düzen ve materyale sahip. Ayrıca CHP'ye verilmiş hediyeler ve CHP'nin anıları
da bu müzede sergileniyor. Tabi çok daha aktif kullanılabilecek bir hale
getirilebilinir.
Zemin Kat Vitral |
Zemin kat yine ''Halka Açık'' ve sosyal bir alan olarak bir
kafeterya ve bekleme alanlarıyla düzenlenmiş. Tüm yapıda olduğu gibi özellikle
zemin katta kurgulu bir anlatım düşünülerek Şekip Oğuz'un tasarımı olan
vitrallerle süslenmiş. Başka bir iç mimari detay ise ara ara başka katlarda da
göze çarpan bankolar. Yapının tüm iç mimarisi Şerife Meriç ve Ali Ergin'e ait.
Banko Ara Kat |
Banko Zemin Kat |
Güvenlik açısından da atriumların bir birinden ayrı olması
önem taşıyor. Yine güvenlik tedbiri sebebiyle üst katlara ulaşım yalnızca
asansör ile sağlanıyor.Kartlı sistem sayesinde belli karta sahip olan kişiler
bazı kısımlara ulaşabilir, bazılarına ulaşamaz durumda.
Yapı teknik detaylar anlamında da birçok detaya sahip.
Ankara'nın pek çok yerinde olduğu gibi CHP Genel Merkezi'nin de altından büyük
bir dere geçmekte. Bu dere 11 metre aşağıda olmasına rağmen su zaman zaman
binanın tabanına doğru yükselmekte. Yükselen suya karşı kurulan sistem 5. katta
bulunuyor ve oldukça büyük bir alanı kaplıyor. Bu sistem sayesinde yükselen su depolarda biriktirilip
temizlik işleri ve başka hijyen unsuru içermeyen işler için kullanılıyor. Eğer
su miktarı depoların kapasitesini aşarsa doğrudan logara veriliyor. Ayrıca
yağmur oluklarında biriken sular da bahçe işlerinde kullanılıyor. Böylece
yapının olası bir durumda daha az zarar görmesi sağlanabilecek. Sonuçta yapı,
aynı büyüklükteki bir yapıya göre %50 daha az su kullanmakta ve %30 daha az
enerji tüketmektedir. Yangın söndürme sistemi için de bina içine kurulmuş
fıskiye sistemi mevcut. Herhangi bir durumda sistemin devreye girmesi halinde;
binaya su basmasını önlemek için ise, biriken sular bir boru yardımıyla yine su
depolarına aktarılabiliniyor.
Tüm yapıya bütünüyle baktığımızda ise sosyal irtibat,
güvenlik tedbirleri ve sürdürülebilirlik gibi önemli birçok mimari unsurun göz
önüne alındığını açıkça görebiliyoruz.
Fakat bir ''Halk Partisi'' için tasarlanmış ve bu kadar çok
sosyallik ve insan ilişkisini göz önüne almış bir projenin, aslında uygulamada
ne kadar zıt bir şekilde kullanıldığını görmek ise biraz acı verici. Daha bahçe
kapsında sizi karşılayan bir güvenlik amirliği, güvenlik görevlileri x-Ray
cihazları gibi bir çok güvenlik tedbiri ile karşılaşacaksınız. Uygulamadaki
yanlışlar dışında bu bina güncel mimarinin güzel bir örneği olarak özellikle
Ankaralıların hafızasında kalacaktır...
Ayrıca bu yazının oluşmasında emeği geçen, değerli
bilgilerini ve vaktini ayıran Sayın Kadri Atabaş'a, sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Setenay Doğan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder