22 Ağustos 2013 Perşembe

CHP Genel Merkezi - İnceleme


Mimar Kadri Atabaş öncülüğünde Atabaş Mimarlığın projesi olan CHP Genel Merkezi'nin 2004 yılında inşaasına başlanmış ve 2006 yılında hizmete açılmış. Yapının projelendirilmesi 2 yıl sürmüş.

Ankara için can alıcı bir noktada bulunan yapı, üç büyük üniversiye ve şehir merkezine oldukça yakın mesafede konumlandırılmış.

Proje halk ile kolay bütünleşebilecek şekilde tasarlanmıştır. Üç büyük üniversiteye de yakın bir konumda olması; gençlerin parti binasına gelip, partide aktif rol alabilmeleri açısından oldukça büyük önem taşımakta. Dolayısıyla, yapı ana iki kısımdan oluşuyor denebilir. Yapının ilk üç katını oluşturan ilk kısım, içinde büyük atriumu ve idari kısımı, ikinci tek katlı kısımda ise CHP Müzesi ve 600 kişilik konferans salonu bulunuyor. İkinci kısımın ana bina (ilk kısım) ile bağlantısı olmasına rağmen, bağımsız bir girişe de sahip. Buradaki ana fikir; halkın rahatlıkla müzeyi kullanabilmesi ve konferans salonunda yapılabilecek etkinliklere (sinema günleri, tiyatro, konferans vs.) katılabilmesidir.

Konferans salonu 600 kişilik kapasitesi nedeniyle, büyük çapta organizasyonlara ev sahipliği yapabilir düzeyde. Örneğin geçtiğimiz yıl, özellikle üniversiteli gençlerin katıldığı sinema günleri düzenlenmiş. Müze ise yakın bir zamana kadar atıl durumdayken, bugün içerisinde kronolojik olarak CHP'nin yapısını anlayabileceğimiz bir düzen ve materyale sahip. Ayrıca  CHP'ye verilmiş hediyeler ve CHP'nin anıları da bu müzede sergileniyor. Tabi çok daha aktif kullanılabilecek bir hale getirilebilinir.


Ana bina olarak nitelendirdiğimiz ve içerisinde atriumu bulunduran yapı ise toplam 3 kısımdan oluşuyor. Yapı tam olarak atrium üzerinden tasarlanmış. Ancak 10 katlı bir yapının tek ve büyük bir atriuma sahip olması ezici bir mimari olarak algılanabileceğinden; atrium her 3 katta bir kesilerek, 3'er katlı, 3 farklı atrium oluşturulmuş. Bu durum mimarinin eziciliği insancıl bir hale dönüştürmüştür.




Zemin Kat Vitral
Zemin kat yine ''Halka Açık'' ve sosyal bir alan olarak bir kafeterya ve bekleme alanlarıyla düzenlenmiş. Tüm yapıda olduğu gibi özellikle zemin katta kurgulu bir anlatım düşünülerek Şekip Oğuz'un tasarımı olan vitrallerle süslenmiş. Başka bir iç mimari detay ise ara ara başka katlarda da göze çarpan bankolar. Yapının tüm iç mimarisi Şerife Meriç ve Ali Ergin'e ait.  


Banko Ara Kat
Banko Zemin Kat
Zemin kattan sonra başlayan ilk atrium partinin yan kuruluşları olan gençlik/kadın/basın kolları, komisyon çalışma odaları, kütüphane v.b geniş kullanıma açık mekanlarla donatılmış. İkinci atrium parti bürokrasisi ve üçüncü atrium ise seçilmişler ve karar vericiler için tasarlanmış. Böylece her birim kendi arasında ve kendi atriumunda rahatça iletişim kurabilecektir.                 

Üçüncü atriumda bulunan MYK (Merkez Yüksek Kurulu) geniş açısı sayesinde Ankara'nın başka az yerinde rastlanabilir bir manzaraya sahip. Dışarıdan bakan bir çok Ankaralının -ben dahil- elips şeklinde ve dışa çıkık bu toplantı odasını, Parti Genel Başkanı'nın makam odası sanması ise neredeyse bir şehir efsanesi olarak nitelendirilebilinir.


Güvenlik açısından da atriumların bir birinden ayrı olması önem taşıyor. Yine güvenlik tedbiri sebebiyle üst katlara ulaşım yalnızca asansör ile sağlanıyor.Kartlı sistem sayesinde belli karta sahip olan kişiler bazı kısımlara ulaşabilir, bazılarına ulaşamaz durumda.

Yapı teknik detaylar anlamında da birçok detaya sahip. Ankara'nın pek çok yerinde olduğu gibi CHP Genel Merkezi'nin de altından büyük bir dere geçmekte. Bu dere 11 metre aşağıda olmasına rağmen su zaman zaman binanın tabanına doğru yükselmekte. Yükselen suya karşı kurulan sistem 5. katta bulunuyor ve  oldukça büyük bir alanı kaplıyor. Bu sistem sayesinde yükselen su depolarda biriktirilip temizlik işleri ve başka hijyen unsuru içermeyen işler için kullanılıyor. Eğer su miktarı depoların kapasitesini aşarsa doğrudan logara veriliyor. Ayrıca yağmur oluklarında biriken sular da bahçe işlerinde kullanılıyor. Böylece yapının olası bir durumda daha az zarar görmesi sağlanabilecek. Sonuçta yapı, aynı büyüklükteki bir yapıya göre %50 daha az su kullanmakta ve %30 daha az enerji tüketmektedir. Yangın söndürme sistemi için de bina içine kurulmuş fıskiye sistemi mevcut. Herhangi bir durumda sistemin devreye girmesi halinde; binaya su basmasını önlemek için ise, biriken sular bir boru yardımıyla yine su depolarına aktarılabiliniyor. 

Tüm yapıya bütünüyle baktığımızda ise sosyal irtibat, güvenlik tedbirleri ve sürdürülebilirlik gibi önemli birçok mimari unsurun göz önüne alındığını açıkça görebiliyoruz.


Fakat bir ''Halk Partisi'' için tasarlanmış ve bu kadar çok sosyallik ve insan ilişkisini göz önüne almış bir projenin, aslında uygulamada ne kadar zıt bir şekilde kullanıldığını görmek ise biraz acı verici. Daha bahçe kapsında sizi karşılayan bir güvenlik amirliği, güvenlik görevlileri x-Ray cihazları gibi bir çok güvenlik tedbiri ile karşılaşacaksınız. Uygulamadaki yanlışlar dışında bu bina güncel mimarinin güzel bir örneği olarak özellikle Ankaralıların hafızasında kalacaktır...

Ayrıca bu yazının oluşmasında emeği geçen, değerli bilgilerini ve vaktini ayıran Sayın Kadri Atabaş'a, sonsuz teşekkürlerimi sunarım.


                                                                                                           Setenay Doğan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder